Günah ve Haram Ne Demek? Bir Hikâyenin Kalbinde İnsan Olmak
Bazen bir kelimenin anlamını değil, yaşattığını hissedersin. “Günah” ve “haram” kelimeleri de böyledir — sadece dinî terimler değil, vicdanın derinlerinde yankılanan duygular… Bu yazıda bir tanım değil, bir hikâye anlatmak istiyorum. Çünkü bazen bir hikâye, bin açıklamadan daha iyi öğretir insan olmayı.
Bir Sabahın Sessizliği: Yusuf ve Elif’in Hikâyesi
Yusuf, küçük bir kasabada marangozdu. Hayatın ritmini ölçüp biçmeyi iyi bilirdi; tahtayı, zamanı, hatta duygularını bile kesip şekillendirebilen bir adamdı. Ona göre her şeyin bir planı, bir çözümü olmalıydı. Hatalar bile onarılabilirdi; yeter ki doğru açıdan bakılsın.
Elif ise kasabanın ilkokulunda öğretmendi. Kalbiyle düşünen, başkalarının hislerini sezebilen bir kadındı. İnsanların yüzüne baktığında, kelimelerden önce duygularını okurdu. Yusuf’un analitik bakışına karşın, Elif için hayat biraz karmaşık ama anlamlıydı; çünkü insan hatasız değil, ama iyi niyetliydi.
Bir sabah Yusuf, kasabanın meydanında unutulmuş bir zarf buldu. İçinde para ve bir not vardı:
“Allah affetsin, ama bunu geri koyacak cesaretim yok.”
Yusuf zarfı alıp dükkânına döndü. Onun aklı hemen çözüm aradı: “Kimin bıraktığını bulurum, ya da muhtara teslim ederim.”
Ama Elif zarfı eline aldığında uzun süre sessiz kaldı. Gözleri doldu.
“Bu bir günah itirafı,” dedi, “ama belki de aynı zamanda bir vicdan çığlığı.”
Günah ve Haramın Arasındaki İnce Çizgi
Yusuf, Elif’in sözleriyle bir an durdu. “Günah” ve “haram” kelimeleri zihninde dönüp durdu.
Elif anlatmaya başladı:
“Günah, Allah’ın razı olmadığı davranışlardır — ama içinde pişmanlık, tövbe ve dönüş umudu vardır. Haram ise açıkça yasaklanmış olan, insanın ve toplumun zararına olan şeylerdir. Günah işlenir, fark edilir, tövbe edilir. Ama haram, sınırdır; geçildiğinde başkalarını da etkiler.”
Yusuf başını salladı. “Yani biri hata yaptığında, bu sadece kendiyle ilgili değil, çevresine de dokunur?”
Elif gülümsedi. “Evet, ama aynı zamanda affedilmek de mümkündür. Çünkü günah, insanın kalbini kirletse de, tövbe onu yeniden parlatabilir.”
Bir İkilemin İçinde Vicdanın Sesi
Yusuf zarfı kasaba camisinin imamına götürmeye karar verdi. Ama o gece uyuyamadı.
Elif’in sözleri kulaklarında yankılanıyordu: “Belki de bu para, bir anneye ait. Belki çocuklarının aç kalmaması için aldığı bir şeydi. Haram mı olurdu, günah mı?”
Yusuf, mantığıyla kalbi arasında sıkıştı. Erkeklerin çoğu gibi çözüm arıyordu, ama bu kez çözüm, bir denklem değil; bir dua gibiydi.
Sabah olduğunda Elif’e gitti.
“Bu zarfı bırakacağım ama kimseye söylemeyeceğim,” dedi.
Elif başını eğdi. “Bazen susmak, hüküm vermekten daha merhametlidir.”
İnsanın Kalbindeki Mahkeme
Yusuf zarfı sessizce caminin sadaka kutusuna bıraktı. Hiçbir şey söylemedi.
O an içinden bir huzur geçti. Elif uzaktan onu izliyordu; gözleriyle teşekkür etti.
Kasabada kimse o paranın nereden geldiğini bilmedi, ama herkes bir gün boyunca birbirine daha yumuşak davrandı.
Belki de bir insanın vicdanı temizlendiğinde, bütün toplum biraz ferahlıyordu.
Günahın Öğrettiği, Haramın Hatırlattığı
Bu hikâye bize şunu fısıldar:
Günah, insan olmanın bir yan etkisidir; haram ise sınırını bilmenin gereğidir.
Günah, pişmanlıkla iyileşir; haram, bilinçle önlenir.
Ve en önemlisi — bu iki kavramın merkezinde korku değil, merhamet vardır. Çünkü insan yanılır, ama her yanılma, dönme fırsatını da içinde taşır.
Okuyucuya Bir Soru: Peki Sen Hangisini Görüyorsun?
Yusuf mantığıyla, Elif kalbiyle cevap verdi.
Sen olsaydın, zarfı ne yapardın?
Bir hatayı affetmek, yok saymak mı olurdu yoksa insanın kalbini anlamak mı?
Yorumlarda düşüncelerini paylaş. Belki senin cevabın, bir başkasının vicdanına ışık olur.